Kombuçay Nedir ? Faydaları Nelerdir?

23/10/2023
ile Kadir Çengel
kombuçay

KOMBUÇAY

Kombuçay,çayın özel bir maya ile fermantasyonu sonucunda bağışıklık sistemini güçlendiren,metabolizmayı dengeleyen,vücuttaki birikmiş zararlı maddeleri uzaklaştırarak detoks görevi yapan,hücreleri yenileyerek bedeni tazeleyen bir içecektir. Ferah,lezzetli,hafif buruk,sirkemsi bir lezzeti olan Kombuçay geçmişten günümüze kadar uzanan tarihinde(2200 yıl) hiç yan etkisi olmadan insanlara sağlık dağıtmış bir doğa mucizesidir.Uzak doğuda kutsal kabul edilen çay,yüksek rakımlı ve rutubetli iklimlerde yetişir.İçeriğinde bulunan alkolaidler sayesinde ishal,grip,mide rahatsızlıklarına iyi geldiği,ayrıca böbrek fonksiyonlarını ve dolaşımı düzenlediği bilimsel olarak da ispatlanmıştır.Sağlığımız üzerinde pek çok olumlu etkisi olan çay,fermantasyon işlemi sonrasında bir takım biyokimyasal değişimlere uğrar.Mikroorganizmalar ve enzimler sayesinde gerçekleşen bu değişim sırasında oluşan mantar,Mançurya Mantarı ya da Harika Mantar olarak da adlandırılan,sağlıklı koruyucu bakterilerden oluşan bir mayadır.Çay bu mantarla mayalandığında yani fermante edildiğinde vücut tarafından kolayca asimile edilen yüksek dozda protein,enzim,aminoasit,vitamin,B vitaminlerinin tamamı,C vitamini,Laktik asit,Glukronik asit,antibakteriyel,antivüritik ve antibiyotik maddeler üretir. İşte Kombuçay tüm bu maddeleri içeriğinde bulunduran,gerçek bir sağlık kaynağıdır.Kombuçay hem probiyotik bakteriler( faydalı bakteriler) hem de bu bakterilerin yaşayabilmesi için gerekli prebiyotikler içerir.Bu nedenle simbiyotik bir içecektir.Bağırsak florası günümüzde ikinci beynimiz olarak kabul edilen bir organımızdır.Bu mikrobiyota içerisinde zamanla yediklerimiz içtiklerimiz çevresel faktörler gibi pek çok neden sonucunda bozulan doğal denge beraberinde pek çok sağlık sorununu da getirir.Kabızlık,migren,hormonal dengesizlikler,tansiyon,dolaşım bozuklukları,kalp ve damar hastalıkları,mide ülserleri,otizm,depresyon,astım,alerji ve daha pek çok hastalığın temelinde bozulan bağırsak florası bulunur.Düşünün ki mutluluk hormonunun bile %80 lik bölümü bağırsaklarımızdan,kalan % 20 lik bölümü beynimizden salgılanıyor.Sadece bu bile mikrobiyota ve sağlığının ne derece önemli olduğunu anlatmaya yeterlidir.

FERMENTE İÇECEK NE DEMEK ?

Fermante içecek,fermantasyon işlemi sonucunda elde edilen içeceklere verilen isimdir.Fermantasyon ise,bir mayalanma işlemidir.Uygarlıklar başladığından beri bilinen kullanılan fermantasyon yönteminin en bilinen ürünleri günlük yaşantımızın vazgeçilmezleri arasında yer alan yoğurt,kefir,v.b. sayılabilir.Fermantasyon işlemi sırasında yüksek miktarda Laktik asit ve glukronik asit oluşur.Bu iki asit vücudumuzun en önemli yapı taşlarıdır.Bunun yanında ortaya çıkan vitaminler,B vitaminlerinin tamamı ,C vitamini,antibiyotik,antivüritik,antibakteriyeller,enzimler,aminoasitler de sağlıklı bir yaşam sürebilmemiz için vücudumuzun ihtiyaç duyduğu,eksik ya da yetersiz oldukları durumlarda tüm metabolizmamızın bozulup alt üst olacağı sorunlara sebep olan maddelerdir.

KOMBUÇAY NASIL İÇİLİR ?

Kombuçay'ı ilk hafta sabahları aç karına bir su bardağı (250 ml) içerek kullanmaya başlamanız gerekiyor. Vücudun ilk defa kullanılan bir maddeye nasıl reaksiyon vereceğini gözlemlemek ve yavaş yavaş buna alıştırmak için bir hafta boyunca sabahları aç karına bir bardak içmenizi öneriyoruz. Kahvaltıdan yarım saat önce içilen Kombuçay ile güne daha zinde, daha enerjik ve sağlıklı başlayacaksınız.

İkinci haftadan itibaren sabah ve öğlen yemeklerinden yarım saat önce 1 su bardağı (250 ml) içmenizi tavsiye ediyoruz. ( sabah + öğlen)

Üçüncü haftadan itibaren sabah öğlen ve akşam yemeklerinden yarım saat önce 1 su bardağı( 250 ml)aç karına içmeniz gerekmektedir. (sabah+öğlen+akşam)

Kombuçay bizim tavsiyelerimiz doğrultusunda düzenli ve en az üç ile altı ay süre ile kullanılmalıdır. Bu sürenin vücudunuzun kendisini yenileyebilmesi için gereken minimum biyolojik süre olduğunu unutmayınız.

Tadına alışıncaya kadar, bir miktar taze sıkılmış meyve suyu ile karıştırarak içmenizde bir sakınca yoktur. Bunun yanında Kombuçay'ın tüketilmesinde belirli bir yaş sınırı da yoktur. Her yaş gurubu içebilir.

Gün içerisinde ihtiyaç duyduğunuz her an tüketebileceğiniz bir içecek olan Kombuçay, öğleden sonralarınız için güzel bir aperatif, spor ve egzersiz sonrası için de iyi bir enerji kaynağıdır. Şişeleri, buzdolabında soğuttuktan sonra açmanız, açılan şişeleri yine buzdolabında muhafaza etmeniz gerekmektedir. Kapalı şişeleri evin ışık almayan serin bir yerinde bekletmenizi tavsiye ederiz


KOMBUÇAY'IN BAZI FAYDALARI


*Tüm salgı bezlerini ve hormon savunmasını uyarmaya yardımcı olur.

*Vücutta sağlıklı bir pH dengesinin sağlanmasına katkıda bulunur.

*Vücuttaki atık madde ve zehirleri suda çözünebilir hâle getirerek atılmalarında destekleyicidir.

*Kan dolaşımını hızlandırmaya yardımcıdır.

*Metabolizmayı dengelemeye,kilo kontrolünü sağlamaya

*Kalp ritmini düzenlemeye ve*Kanı temizlemeye yardımcı olur.

*Yüksek tansiyonu düşürmede, huzursuzluğu yatıştırmada destekleyici bir toniktir.

*Sindirim sisteminin daha rahat çalışmasına ve mide düzensizliklerini gidermeye yardımcı olur.

*Astımı tedavileri ve astım krizlerini gidermede destekleyicidir.

*Kan şekeri seviyesi sabitleyerek, şeker hastalığının tedavi edilmesine yardımcıdır.

*Alerjileri hafifletip ve zamanla gidermeye,

*Doku sertleşmesinin (multiple sclerosis; MS) tedavisinde,

*Gut hastalığının tedavisinde,

*Böbrekler ve idrar yollarındaki kumun dökülmesinde, safra kesesi taşlarının düşülmesinde tedaviye yardımcı ve destek olur.

*kabızlık problemini giderilmesi,Hemoroiti tedavi edilmesinde

*Yorgunluk, bitkinlik ve sinirliliğin tedavisinde destekleyici ve tamamlayıcıdır.

*Menapoz ve adet düzensizliği gibi bayanlara özel sorunların giderilmesinde

*Migren ağrılarında*Uykusuzluğu gidermede,

*Erkeklerde sertleşme,cinsel isteksizlik gibi sorunların çözümlenmesinde yardımcıdır.

Bütün bunların sonucu olarak da "sağlıklı uzun bir ömrü geçirmemize yardımcı olur"

KOMBUÇAY'IN ZARARLARI

2200 Yıllık geçmişi boyunca kayıtlara geçmiş hiçbir yan etkisi bulunmamaktadır. Her yaş gurubundan bebek, çocuk, genç yaşlı herkes güvenle kullanabilir. Hamileler ve emziren annelerin de kullanmasında bir sakınca yoktur.

KOMBUÇAY'I KİM BULMUŞ ?

Kombuçay, 2200 yıllık geçmişe sahip dünyada bilinen en eski içeceklerden biridir. İlk kullanımı Çin İmparatorunun Tsin Hanedanı olduğu M.Ö 221 yıllarına denk gelmektedir.'Ölümsüzlük İlacı',Divine Tsche,gibi değişik isimlerle tanınan bu toniğin KOMBUÇAY adını bir doktordan aldığı bilinmektedir.M.S 414 yılında Koreli doktor Dr.Kombu,Japon imparatoru Inkyo nun tedavisi için bu toniği Japonya'ya getirmiş,tedavi olumlu sonuç verince de Dr.Kombu'nun çayı diye anılmaya başlanmıştır.Savaşlar,göçler,ülkeler arası ticaret,gezginler,v.b. birçok etken bu içeceğin kısa sürede dünyanın farklı bölgelerinde değişik isimlerle tanınıp kullanılmaya başlamasını sağlamıştır.Kombuçay İkinci Dünya Savaşı sonrasında bilim adamlarının dikkatini çekmeyi başarmıştır.Bir grup bilim adamı kanser araştırması yapmak için Rusya'nın farklı bölgelerinde çalışmalar yaparken bazı bölgelerde hiç kanser vakasının olmadığını,bu bölgede yaşayan insanların çok genç göründüklerini,sağlıklı olduklarını ve yaş ortalamalarının da 100 yaş üzerinde olduğunu farketmişler.Bu bölge insanlarının yeme içme alışkanlıklarını incelerken de her evde 'Tea Kvass'denilen fermante bir çay içildiğini ,sağlıklı,genç,enerjik görünmelerine bu içeceğin neden olduğunu tespit etmişler.Yapılan bilimsel araştırmalar sonunda bu çayın gerçekten de doğanın bir mucizesi olduğunu ,zararlı tüm maddelerden vücudun arındırılması için eşsiz bir içecek olduğunun ispatlamışlardır.

DÜNYADA KOMBUÇAY

Dünyanın farklı yerlerinde tanınan ve kullanılan Kombuçay'ın değişik isimlerinden bazıları: -Kombucha İksîri -Combuchu -Fungus Japonicus -Fungo Japon Kombucha -Cembuya Orientalis -Tschambucco -Mançurya Mantar Çayı -Kwassan, Teekwass -Kargasok Çayı -Ölümsüzlük İlâcı -The Divine Tsche -Pichia Fermentas -Volga Kaynağı-Birnuma Ssene (harika-mantar) -Zo-Gu, Hongo Chino -Mandre de Vinagre -Champignon de Longue Vie (uzun yaşam için mantar)

ARI SÜTÜ (Royal Jelly) NEDİR, FAYDALARI NELERDİR?

14/01/2021
ile Kadir Çengel
arı sütü

Arı Sütü (Royal Jelly) Nedir?


Arı sütü; beyazımsı- sarı renkli viskoz jelimsi bir kıvamda olan, işçi arılarda başın iki yanından bulunan bezlerden salgılanan ve kraliçe arıların beslenmesi için kullanılan güçlü bir besindir. Kraliçe arılar yaşamları boyunca arı sütü ile beslenirken bu beslenme süresi işçi arılarda daha az olmaktadır ve kraliçe arılar işçi arılara kıyasla daha uzun süre yaşamaktadır. İşçi arılar 4 – 7 hafta yaşam süresine sahip iken kraliçe arılarda bu süre 2 – 7 yıl arasıdır. Kraliçe arılar aynı zamanda gelişmiş cinsel salgı bezlerine ve gelişmiş beden yapısına sahiplerdir.
Kraliçe arıyı bu denli besleyen ve güçlü kılan arı sütü yüzyıllar önce insanlığın ilgisini çekmiş ve insanları arı sütü ve arı ürünleri konusunda derin araştırmalar yapmaya sevk etmiştir. Özellikle uzun yaşam konusunda arı sütünden faydalanmak istemişlerdir.
Eski Mısırlılar arı sütünün insan yaşamını uzattığı ve genç, enerjik kalmasını sağladığı inancına sahiplerdi, öyle ki Firavunların ölümünden sonra bedenlerinin bozulmadan korunması adına yapılan mumyalama işleminde arı sütünün de kullanıldığı bilinmektedir.
Ayrıca arı sütünü, kolajen onarımı sağladığı ve cilt yaşlanmasını önlediğine inanıldığı için sıklıkla ‘’yaşlanma karşıtı- antiaging’’ olarak kozmetik alanında da kullanmışlardır.

Arı Sütünün Faydaları Nelerdir?

Arı sütü içerisinde bulunan B2 vitamini ise normal cildin ve görme yetisinin korunması konusunda katkıları mevcuttur.

C vitamini ise kısaca bahsetmek gerekirse, kan damarlarının normal fonksiyonu için gerekli olan normal kollajen oluşumuna katkıda bulunmaktadır.

Kemiklerin normal fonksiyonu için gerekli olan normal kollajen oluşumuna katkıda bulunmaktadır.’’

Bunların dışında Arı sütü, kalsiyum, magnezyum, demir, iyot, bakır, flor, manganez, potasyum selenyum sodyum, çinko ve kükürt minerallerinden de bol miktarda içermektedir.

Çinko, normal asit-baz metabolizmasına, normal karbonhidrat metabolizmasına ve normal DNA sentezine katkıda bulunmaktadır.

Magnezyum yorgunluğun ve bitkinliğin azalmasına, elektrolit dengesine, normal enerji oluşum metabolizmasına katkıda bulunmaktadır.

Ek olarak 17 farklı çeşit amino asit içermesi de arı sütünü güçlü kılan özelliklerdendir.

Kalsiyum ve D vitamini çocukların kemiklerinin normal büyümesi ve gelişmesi için gereklidir.

Arı Sütü Nasıl Kullanılır?

Ülkemizde arı sütünün kullanımı konusunda belirli bir günlük doz belirtilmemiştir. Genellikle günlük olarak tüketilen miktar yetişkinler için 250 –500 mg olsa da çocuklar için bu miktarın ancak yarısı kadar olabilir.
Satın alacağınız ürün üzerinde tavsiye edilen kullanım miktarı yer alacaktır. Bu miktara uymanız gerekmektedir.
Arı ürünlerine karşı hassasiyeti ve alerjisi olanlar için arı sütü tüketilmesi tavsiye edilmemektedir.
Astım hastaları için de doktor onayı ile alınması önerilmektedir.

Arı Sütü Saklama Koşulları

Arı sütü güneş ısı ve ışınlarından etkilenmemeli, koyu renk cam kaplarda muhafaza edilmelidir. Hava ve nemin arı sütüne karşı olabilecek olumsuz etkilerine karşı da kabın kapağı sıkıca kapatılmalıdır. Arı sütü -20 derecelerde saklanması durumunda etkinliğini koruyabilmektedir. Yalnız arı sütü, bal, polen ve propolis gibi diğer arı ürünleri ile karıştırıldığında 4 ila 8 derece arasında muhafaza edilebilir hale gelecektir.

Hatırlatma: Arı sütü oldukça değerli bir besindir. Bu sebeple benzer görünüşte olan sahteleri üretilerek piyasaya sunulabilmektedir. Tercih edeceğiniz markanın güvenilir olması bunun yanı sıra size uygun sertifika ve analizlerini sunması gerekmektedir. Çünkü gerçek arı sütünün saflığı analizlerle belirlenmektedir.




Cilt lekelerinde Bitkisel Arbutin Mucizesi

30/10/2020
ile Kadir Çengel
gutto arbutin krem

Japonlar cilt lekeleri için %40 etkili bir madde; arbutini keşfetti Japonların beyaz ten tercihi cilt lekelerine çözüm buldu Beyaz ve pürüzsüz cildi sosyal statü simgesi olarak gören ve bu uğurda yaptıkları buluşlarla dünya kozmetik sektörüne yön veren Japonlar, üniversitelerinde cilt lekeleri üzerine bir araştırma yaptılar.

Araştırma dahilinde birçok bitkiyi inceleyen bilim adamları, sonuç olarak “bitkisel arbutin”in cilt lekeleri üzerinde %40’a varan oranlarda daha etkili olduğunu saptadı. Araştırmalarını Kobe Üniversitesi, Osaka Prefecture Üniversitesi ve Biokimyasal Araştırmalar Laboratuarında yürüten Japonlar, tüm dünyaya bitkisel arbutinin cilt lekelerinin tedavisinde etkili ve güvenli bir madde olduğunu gösterdi. Medikal Estetik Uzmanları Dr. Nihat Dik ve Dr. Nazan Karakuş bitkisel arbutin konusundaki bilinmeyenleri anlattılar; Cilt lekeleri gideren bu son keşif ile ilgili Dr. Nihat Dik’in açıklamaları şöyle.

Bitkisel arbutin nedir?

Bitkisel Arbutin, deri hücrelerinin kalbinde " yeni bir hayat " anlamında rol oynayan güçlü ve özel bileşimdir, doğal bitkilerden elde edilir.

Bitkisel leke giderici olarak da tanımlanan bitkisel arbutin, biolojik teknoloji ile kozmetikte ciltte renk açma özelliği en etkin maddedir. Cildin vazgeçilmez fonksiyonlarının optimum gelişimi için enerjinin (ATP) arttırılmasını destekler ve hücreler arası iletişim ağının doğru olarak yeniden kurulmasına yardımcı olur. Cilt lekelerinin gözle görülür şekilde azalmasında en önemli etkendir. Bitkisel arbutin neden elde ediliyor? Bitkisel arbutin ayı üzümünde yüksek oranda bulunur. Ayrıca buğday, armut kabuğu ve koca yemiş yapraklarında ve düşük miktarlarda da olsa kızılcık ve yaban mersini yapraklarında vardır.

Cilde nasıl etki ediyor?

Bitkisel arbutin ciltteki fazla melanini renksiz maddeyle değiştirir ve yine bazı enzimlerle birleşip fazla tyrosin oksidasyonunu engeller. Yani güneş sebebi ile ciltte oluşan hasarı ve cilt yaralanmalarını (sivilce, leke vb), sonra epidermiste (üstderi) cilde rengini veren melanin miktarının artmasına bağlı oluşan cilt lekelerinin ilerlemesine engel olur.



​​Dulavratotu​ Ve Ekstresi

30/10/2020
ile Kadir Çengel
dulavratotu

Dulavratotu

1- Dulavratotu kökü, quercetin, luteolin ve fenolik asitler dahil olmak üzere birçok türde güçlü antioksidan içermektedir.

2- Dulavratotu çok iyi bir kan temizleyicidir.

3- 2016 yılında yapılan bir çalışmada dulavratotunun kanser tümörlerinin büyümesini önlediği tespit edilmiştir.

4- Dulavratotu sivilce, sedef hastalığı ve egzama gibi cilt hastalıklarını tedavi etmek için yüzlere yıldır kullanılmıştır. Dulavratotu cilt sağlığı için en değerli bitkilerin başında gelmektedir. Tam bir cilt dostudur demek abartı olmaz.

5- Dulavratotu lenfatik drenaj ve detoksifikasyon indüklenmesine (başlatmak) yardımcı olur.

Dulavratotu 1 tatlı kaşığı 1 bardak kaynar olmayan sıcak suda (85 °C) 6-7 dakika demlenerek günde bir bardak içilebilir.

Öğütülmüş bitki yaklaşık tepeleme 1 çay kaşığı herhangi bit içeceğe ilave edilip tüketilebilir.

Güvenlik bilgisi yeterli olmadığı için hamileler ve emziren anneler tarafından kullanılması önerilmez. 13 yaş üstü çocuklar dulavratotu tüketebilir.

Ayhan Ercan' dan alıntıdır.

Sağlık İnsan Nesli Hızla Tükeniyor !

30/10/2020
ile Kadir Çengel
sağlıklı insan nesli

Sağlık İnsan Nesli Hızla Tükeniyor !

Yıllarca doğada nesli tükenmekte olan bitki ve hayvanlardan söz ettik. Bu tehditler ilk kez konuşulmaya başlandığında toplumun sadece sınırlı bir kesimi duyarlılık göstererek sahiplenmişti. Ancak zamanla tehlike öyle boyutlara ulaştı ki tükenme tehdidi altında kalan bitki ve hayvan türlerinin sayısı günden güne çok daha hızlı bir şekilde artarak devam etti. Bu yok oluşun yarattığı kriz beraberinde geç de olsa yediden yetmişe daha geniş kesimlerin aktif katılımı ve eylemleriyle ortak bir mücadelede buluşulması sonucunu doğurdu. Dünya bir taraftan bu krizin vicdani sorumluluğunu taşırken diğer taraftan çok daha acı ve tehlikeli bir gerçekle yüz yüze olduğunu fark etti. Artık sağlıklı insan nesli de hızla tükeniyor. Doğanın bir parçası olan insan kendi sağlıklı neslinin de tükenişinin baş mimarı. Üstelik Dünya nüfusu artarken ironik bir şekilde sağlıklı insan nesli hızla yok oluyor. Nasıl mı? Genetiği değiştirilmiş gıdalar, kimyasallar, obezite, içilebilir su ve doğal kaynakların hızla tükenmesi, doğaya düşman endüstriler, küresel krizler, havada, suda ve toprakta her geçen gün artan kirlilik, ekonomik gelişme ve büyüme adına sınırsız tüketim ve israf... Tehditler uzadıkça uzuyor. Ama alınan önlemler sınırlı ve bireysel farkındalıklardan öteye geçemiyor.

Büyük tehdit altındaki sağlıklı insan neslinin korunması için öncelikle bu gerçeğin fark edilmesi ve toplumun bütün kesimlerince anlaşılması gerekiyor. Bu ortak mücadele ve farkındalık için doğa ve insan arasındaki amansız, saygısız, bencil ve tek taraflı tüketime dayalı ilişkiyi gözden geçirmek gerekiyor. Doğanın cömertçe insana sunduğu sayısız nimetin farkına vararak onu sadece tüketmeyi değil, birlikte yaşamayı ve üretmeyi, dertlerine doğayla şifa ve çare bulmayı hatırlaması gerekiyor.
İçindeki doğayı hatırladığında, doğanın kendisini yüzyıllardır besleyen, koruyan, kollayan, şifa veren ve iyileştirici gücünü bir anne şefkatiyle sunan en yakın dostu olduğunu görecektir. Bu kadim bilgiyi ve doğa mucizesi sırları, insana ve hayata en güzel haliyle sunan, doğa dostu olmanın ruhunu ve mücadelesini her alanda binbir emekle veren bir anlayış ancak sağlıklı insan neslini korumanın yegâne öncüsü olabilir.

Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmaktan daha önemli ve öncelikli olan şey; sağlıklı insan neslinin hızla tükendiği gerçeğini fark ederek, doğayla birlikte neler yapabileceğimizi hatırlamaktan, hatırlatmaktan ve sağlıklı insan neslini korumak için mücadele edeceğimiz yöntemleri araştırmaktan geçiyor

Aksu Vital Doğal Ürünler

Sağlıklı Yaşam Ürünleri ve Gıda Takviyeleri

Biberiye (Rosmarinus) Faydaları

30/10/2020
ile Kadir Çengel
Biberiye

Biberiyenin sağlık açısından faydalarından bazıları şunlardır:

– Avrupa’da, biberiye hazımsızlığın tedavisinde yardımcı olmak için sıklıkla kullanılır. İltihap giderici özelliğiyle geleneksel olarak mide ülseri, hazımsızlık ve bağırsak bozuklukları için doğal bir ilaç olarak kullanılır. İrritabl bağırsak sendromu (IBS) ve kolit gibi bağırsak hastalıklarıyla mücadele edebilir.
– Karnosol, rosmarinik, betülinik ve karnosik-asit biberiyede bulunur ve bunlar kansere karşı koruyucu etki gösterir. Biberiye özleri cilt kanseri, lösemi, meme ve karaciğer kanseri, prostat, mesane, yumurtalık, kolon, akciğer, ve pankreas kanserlerine karşı koruma sağlar. Ancak daha fazla araştırmaya gerek olduğu ve bir doktora danışmadan tüketilmemesinde fayda olduğu unutulmamalıdır.
– Biberiye asidi, anti-enflamatuar etkiye sahip olup, bu asidin, her zamanki anti-enflamatuvarda olduğu gibi prostaglandinlerin oluşumunda etkili olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle, Biberiye hassas veya akne eğilimli cilde sahip kişilerde önerilmektedir.
– Biberiye yaprakları genellikle kas ağrıları ve burkulan ayak bilekleri gibi hastalıkları tedavi etmek için doğrudan cilde uygulanan tentürler yapmak için kullanılır.
– Biberiye özleri fenolik bileşikler içerdiği için nöronlarda meydana gelen bozulmaları önler. Bu nedenle tamamlayıcı tıpta, ataksi, bunama, Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların önlenmesinde kullanılmaktadır.
– Tarih boyunca, biberiye birçok kültürde saç uzamasıyla ilişkilendirilmiştir. Bazı erken araştırmalar, biberiye yağı, lavanta, kekik ve sedir ağacı yağı kombinasyonunun saç derisine uygulanmasının saç büyümesini artırmaya yardımcı olduğunu gösteriyor.

– Bilimsel olarak desteklenmese de bazı insanlar gut, öksürük, baş ağrısı, karaciğer ve safra taşı problemleri, yüksek tansiyon, diş ağrısı ve egzama gibi bir dizi durumu tedavi etmek için biberiye kullanır.